Mahalle Odaklı Katılım Çalıştayı

Mahalle Odaklı Katılım Çalıştayı- 22-23 Kasım 2017

 

Mahalle ölçeğinde katılım mekanizmalarını ve katılım paydaşlarını ele alarak genelde yerel yönetimlere, özelde mahalle birimine katkı sağlayacak fikirlerin üretilmesi çalıştayı

http://mahalleodaklikatilim.etkinlik.marmara.edu.tr/

 

Etkinlik Konusu

 

Yerel yönetimler özerk kuruluşlardır. Bu özerklik, yerel yönetimlerin-kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde- kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hak ve imkânına, serbest karar alma organları olan idari ve mali özerkliğe sahip olmaları anlamına gelmektedir.

Küreselleşme ve yerelleşme ilişkisinin ön plana çıkmasıyla birlikte merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki yetki ve görev paylaşımları da değişime ve dönüşüme uğramıştır. Bu dönüşümün neticesi olarak, vatandaşın yönetime olan bakış açısında da değişimlerin yaşanması beklenmiştir. Vatandaşın pasif konumdan, yönetim sürecine dahil olan ve karar alma mekanizmalarının içinde yer alan aktif yurttaş konumuna gelmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda vatandaşın yerel yönetim sürecinde aktif katılımda bulunması,  yerel demokrasinin hayata geçirilmesinde önemli bir adım olarak görülmektedir.
   1982 Anayasası’nın 127. maddesinde Türkiye’deki yerel yönetim birimleri iller, belediyeler ve köyler olarak sayılmaktadır ve mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenmiştir.
  Yerel yönetim birimleri içinde en küçük ve en yerel halkayı da mahalleler oluşturmaktadır. Mahalleler yerel demokrasinin hayata geçebileceği merkez konumunda olan birimlerdir. İnsanlığın bilinen yerleşim tarihinin başlangıcı ve günümüzdeki yerel yönetim alt birimi olan mahalle; insanların bir arada yaşıyor olmalarının gereği olarak ortaya çıkan, gündelik yaşamın ortak toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda örgütlenmesi şeklinde tanımlanabilir.

Bu ortak ihtiyaçların toplumdan topluma değişiklik gösterdiğini göz önünde bulunduracak olursak, Osmanlı’da mahallenin ve mahalle gibi şehrî kurumların taşıdığı özelliklerin ayrıca okumasını yapmak yerinde olacaktır. Çünkü Osmanlı devleti toplumsal kuruluşunun tarihi koşulları içinde kendi yapısına uygun şehrî kurumlar yaratmıştır. Osmanlı’da mahalle, tarihsel yönü itibariyle de sivil toplum özellikleri göstermektedir (Alada, 2008:135). Mahallenin sosyal kuşatıcılığı, mahallelinin mahalle problemleriyle ilgili sorumluluk almış olması; mahalle yönetimi açısından şeffaflığı beraberinde getirmiş, katılımcı perspektifi ve mahallenin sivil toplum örgütü olma özelliğini ortaya çıkarmıştır. İmamın yönetimin başı olduğu Osmanlı mahallesi, üst yönetimle ilişkileri sağlayabilen bir ara kurum niteliğindeydi (Geray, 1995:36). Yerel işlerin görüşüldüğü ve karara bağlandığı odak ise cami idi. Günlük ilişkilere ilişkin düzenlemeler ise komşuların ortak sorumluluğundaydı. Komşuluk ilişkileri ise zorunlu ve bağımlı ilişkilere dayanan bir savunma biçimi değildi. Osmanlı mahallelerinde meslek ve gelir yönünden homojen bir manzaranın varlığından bahsedemiyor olmamıza rağmen halkın aidiyet duyguları dolayısıyla yönetime katılım anlamındaki etkinliği yüksekti. Halkın yönetimle iletişim kurmasına ve yönetimi desteklemesine olanak sağlayabilen bir yönetim yapısı söz konusuydu.
   Günümüze baktığımızda da yerel anlamda katılımı talep eden demokrasi anlayışını sağlamada işlevsel olan tek birim mahalle değildir. Yerel yönetimlerin demokrasiyi katılımla birleştiren, yerel düzeyde hayata geçirebilecek en önemli birimlerden biri olmasıyla beraber, demokrasinin yerel düzeyde hayata geçirilmesinde, yerel yönetimlere olduğu kadar diğer katılım mekanizmalarına da ihtiyaç vardır. Bu anlamda devlet dışında yurttaşın devletin karar alma mekanizmalarında aktif rol oynamasında etkili olan STK’ları sivil alanda ortaya çıkan en önemli kurumlardan biridir.

STK’ların yanı sıra işlevselliği tartışılan Kent Konseyleri ise katılımın en önemli ayaklarından biri olarak görülmektedir. 1992 yılında Birleşmiş Milletler Rio ‘Yeryüzü Zirvesi’ile başlayan Gündem 21 başlıklı eylem planında her ülke kendi Yerel Gündem 21’ini oluşturmaya başlaması sonucunda kent konseylerinin temelleri atılmıştır. Kent konseyleri ortaklık modeli, katılımcılık, demokrasi, yönetişim özellikleriyle, yerel demokrasiyi güçlendirme aracı olarak görülmektedir. Kent konseyleri, yönetişim özelliklerine sahip mekanizmalarıyla yerel yönetimleri, halkı ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirip ortak bir yönetim modeli oluşturarak, bu platform ile yerelde halkın yönetime daha fazla katılımı sağlanarak yerel demokrasinin hayata geçirilmesi amaçlanmıştır.

Yerel yönetim birimlerinin içerisinden belediyeler katılımcı mekanizmaların içerisinde yer almakta iken mahalle yönetimleri daha geri planda tutulmaktadır. Yerel yönetimlerin en küçük halkasını oluşturan mahalleler hem halka en yakın  olmaları hem de katılımcı mekanizmaları uygulamaya geçirebilecek birimler olmaları açısından önemlidir. Bu nedenle yerel yönetim tarihimiz içerisinde oldukça önemli yere sahip olan ve bize özgü olan mahalle yönetimlerimizin varlığı ve katılımcı demokrasinin hayata geçirilebilmesi açısından mahalleler bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
    Katılım etkin bir kent yönetimi, kentlilerin yönetime katılması ölçüsünde başarılı olabilecektir. Bu katılım, yerel yönetimlerin yöreye özgü sorunlar için doğru çözümler üretmesine olanak verir; bu çözümlerin benimsenmesini, toplumsal destek bulmasını sağlar. Bugünkü haliyle mahalle, o mahallede oturanların kendi beklentileri ve çıkarları doğrultusunda yönetime katılmalarına olanak vermemektedir. Mahallenin tüzel kişiliği yoktur ve mahalle kent yönetiminin karar organları içinde yer almamaktadır.
  Mahallenin ve muhtarlığın yasal statüsü çerçevesinde mahalle ölçeğinde yönetime katılım, gerçekte tabandan yönetime bilgi aktarımı biçiminde gerçekleşecektir. Bu ölçekteki bireysel istekler, gereksinimler ve tepkiler, sorunlarla ilgili bilgi donanımı olan komisyonlar tarafından mahallenin ortak çıkarları çerçevesinde değerlendirilip muhtar kanalıyla belediyelere ulaştırılabilir. Ancak bu şekilde bir bilgi aktarımının yerel yönetim kararlarına yansıması için, mahallenin tepkisini kamuoyu baskısına ve siyasal hesaplaşmaya dönüştürebilecek bir mekanizmaya ihtiyaç vardır. Belediyenin ya da diğer yönetim birimlerinin kararlarının ve uygulamalarının doğru ve anlaşılır bir biçimde ve zamanında tabana ulaşmasını sağlayacak denetlenebilir bir mekanizma oluşturulmalıdır. Türkiye’de henüz böyle bir katılım mekanizması kurulmamıştır.


Bu sayfa Urban Problems and Local Government Research and Implementation Centre tarafından en son 07.02.2018 01:42:17 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM